Uyduların halk sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabileceği 5 yol
Avrupa Birliği'nin (AB) uzay programı Copernicus, çevresel verilere ve bunların sonuçlarına odaklanarak Dünya'yı gözlemlemekle görevli. Ancak daha az bilinen ve Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi (ECMWF) tarafından denetlenen Copernicus Sağlık Merkezi, çevre ve insan sağlığı arasındaki ilişkiyi inceliyor.
İşte sıcak hava dalgalarını tahmin etmekten polen seviyelerini izlemeye kadar, uzay teknolojisinin halk sağlığını destekleyebileceği beş yol:
UV radyasyonuna aşırı maruz kalmak başta cilt ve gözler olmak üzere insan sağlığı için birçok zararlı etkiye sahip olabilirken, aynı zamanda da cilt kanserinin birincil nedeni.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO), güneşin gücünü ve potansiyel risklerini hesaplayan uluslararası bir ölçü olan UV endeksini oluşturdu.
Copernicus Atmosfer İzleme Servisi (CAMS), atmosferdeki stratosferik ozon seviyeleri, bulut örtüsü ve aerosol parçacıklarına dayanarak bu endeksi izliyor ve tahminde bulunuyor. UV radyasyon seviyeleri beş gün öncesine kadar tahmin edilebiliyor.
Birçok hava durumu cep telefonu uygulaması bu ölçümleri kullanarak, insanların bölgelerindeki radyasyonun gücünü kontrol etmelerine ve güneş kreminin gerekli olup olmadığı veya aşırı durumlarda güneşten tamamen kaçınmaları gerekip gerekmediği konusunda öneriler almalarına olanak tanıyor.
Kötü hava kalitesi uyarılarıDSÖ'ye göre, hava kirliliği sadece Avrupa'da her yıl 500.000 erken ölüme neden olan önemli bir sağlık sorunu. Dünya genelinde ise yılda yedi milyon kişi hava kirliliği ile bağlantılı olarak akciğer kanseri, kalp ve solunum yolu hastalıkları, felç ve riskli doğumlar nedeniyle hayatını kaybediyor.
Uydular hava modelleriyle birlikte hava kalitesinin tahmin edilmesine yardımcı oluyor. Bu verilerle, BreezoMeter ve Windy gibi mobil uygulamalar ve web siteleri dünyanın farklı bölgelerindeki zararlı hava kalitesi seviyeleri hakkında gerçek zamanlı bilgi sağlayabiliyor.
Alerji riskiBenzer şekilde CAMS, havadaki polen konsantrasyon seviyelerini ve bunların alerji hastaları için oluşturduğu riskleri izliyor. Bu bilgiler, polen ve havadaki diğer partiküllere karşı hassas olan alerji hastalarına gerçek zamanlı tavsiyelerde bulunarak yardımcı oluyor. Kirleticilerle karıştığında, hava kalitesi kötüleşerek alerjik reaksiyonları şiddetlendiriyor.
Avrupalılar arasında polen alerjisi prevalansının yüzde 40 olduğu tahmin ediliyor ve bu da poleni bölgedeki en yaygın alerjenlerden biri haline getiriyor. İklim değişikliği polen konsantrasyonlarını artırdıkça bu oranın da artması bekleniyor.
CAMS, kızılağaç, huş ağacı, zeytin ve çim gibi en yaygın türlerin polen konsantrasyonlarını yaklaşık 10 kilometrelik bir çözünürlükte izlemek için sayısal modelleme ve gözlemsel verileri kullanarak dört gün öncesine kadar tahminler sağlıyor.
Tropikal sivrisinek hastalıklarıSivrisinekler gezegendeki diğer tüm hayvanlardan daha fazla ölüme ve hastalığa neden olmakta ve Avrupa'da giderek artan bir tehdit haline geliyorlar.
Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi'ne (ECDC) göre, Asya kaplan sivrisineği, sarı humma sivrisineği ve yaygın ev sivrisineği özellikle endişe yaratan üç tür.
Sıcaklık ve yağış değişiklikleri sivrisinek göçünü etkilediğinden, Kopernik Servisi, sivrisineklerin Avrupa'da uygun yaşam alanları bulmalarına ve potansiyel olarak orijinal bölgelerinden tropikal hastalıkları getirmelerine yol açabilecek çevresel değişiklikler hakkında veri topluyor.
Şimdiye kadar, dang ve chikungunya bulaştırabilen kaplan sivrisineği ile ilgili tahminleri 2085 yılına kadar uzanıyor.
Aşırı sıcaklıkların insan sağlığı üzerinde ciddi etkileri olabiliyor: sıcak çarpması, bitkinlik, kardiyovasküler ve solunum bozuklukları risklerini artırabilir.
Copernicus verilerine göre, hem 2023 hem de 2024 ağustosları küresel olarak en sıcak ağustos ayları olarak sıralanıyor. Yüksek sıcaklıklar zaman içinde daha sık hale geliyor ve sıcak hava dalgalarının daha sık görülmesi, daha uzun sürmesi ve daha şiddetli olması bekleniyor.
Copernicus tarafından ısı modelleri hakkında toplanan veriler, bilim insanlarının bu sorunun nasıl gelişeceğini anlamalarına ve şehir planlamacılarının şehirleri gelecekteki iklim zorluklarına uyarlamalarına yardımcı olabiliyor.
Flaman Teknolojik Araştırma Enstitüsü, bu verileri kullanarak farklı emisyon senaryoları altında ısıya bağlı ölümleri inceledi. Elde ettikleri bulgularla, şehir planlamacıları ve hükümetler tarafından yakın gelecekte (2031 ila 2060) ve uzun vadede (2071 ila 2100) kıta genelinde beklenen sıcak hava dalgalarının yoğunluğunu tahmin etmek için kullanılabilecek bir uygulama geliştirdiler.
Haber Kaynak : TR.EURONEWS.COM
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."